1970-1981 yılları arasında babası Hüseyin Saka’nın Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğündeki görevi nedeniyle Karabük’te yaşadı. Öğrenimime 1970 yılında Demir Çelik İlkokulunda başladı. Yenişehir Ortaokulu ve Demir Çelik Lisesinden, sırasıyla 1978 ve 1981’de mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinde lisans, yüksek lisans ve doktora yaptı. Üç yıl kadar ASELSAN’da mühendis olarak çalıştıktan sonra, 1989 yılında Hacettepe Üniversitesine dönerek akademik çalışmalarıma başladı. Hala aynı üniversitenin Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünde profesör olarak Elektromanyetik Alanlar ve Mikrodalga Teknikleri konusunda araştırma yapmaya ve öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Prof. Dr. Tanatar aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Senatosu Üyesi.
Prof.Dr. Birsen Saka, Karabük’ü ve özlem duyduğu günlerini şöyle anlatıyor;
“Karabük Cumhuriyetimizin modernleşmesi ve sanayileşmesinin simgesidir. Karabük, Demir Çelik Fabrikasına ehil ve kalifiye eleman çekmek için altyapısı çok düşünülerek planlanmış bir şehirdir kanımca. Memurlar klübü, mühendisler klübü, işçi lokali, Amasra yaz kampı, çevre planı ile birlikte geliştirilmiş konutların olduğu lojmanları, çocuklar için çağdaş eğitim kurumları ile çok başarılı olmuş bir projedir. Fabrikanın ve Karabük şehrinin ülkemizin kalkınmasında büyük payı vardır.
Bütün çocukluğum Yenişehir’in bahçe içindeki lojmanlarında geçti ve Karabük çocuklar için muhteşem güzel bir yerdi. O yıllarda yollarda araba da pek geçmediği için sabahtan akşama kadar sokaklarda bisiklete biner ve bahçelerde yakan top, pinpon, seksek, saklambaç oynar, ip atlardık. Karabük’te önce Çamlıkta müstakil bir evde, daha sonra Memurlar Kulübünün olduğu sokakta, arka bahçesi Demir Çelik Spor Klübüne komşu iki katlı bir apartmanda ve en son ise meşhur Şapka büfenin olduğu sokakta yine iki katlı bir apartmanda oturduk. Karabük ile ilgili hatırladığım en güzel şeyler arasında heryere yürüyerek gidebildiğimiz, çarşıya gitmek için ise uzunca ağaçlık alan içinden geçen merdivenleri kullandığımız. Sıcak yaz akşamları, Yenişehir sineması açık havada, yemekli bir yazlık sinemaya dönüşürdü, biz çocuklar erkenden gider yer kapardık ve orada Bağlar gazozu eşliğinde çok güzel Türk filmleri izlerdik.
Bu güzel şehirde mutlu bir çocukluk geçirdiğim için kendimi her zaman çok şanslı addediyorum. Karabük’lü hemşehrilerime saygı ve selamlarımı sunuyorum.
You cannot copy content of this page.